KÜÇÜK ŞEYLER - SAMİ PAŞAZADE SEZAİ
"Birbirlerinden önce amaçlarına ulaşmak hırsıyla birbirlerini çiğneyerek menfaat dünyasında başarıya hücum eden insan akıntısına girmiş, insan ihtiraslarının sığındığı karanlık köşelere kadar sokulmuştu."
"Meğer o eşitlikçi tebessüm kendisine değil, bütün aleme, bütün eşyaya aitmiş."
Sıradan insanın başına gelmesi muhtemel sıradan olayları, acıları, ümitleri, hayal kırıklıklarını yani gerçek hayat karşısında yaşamamız muhtemelen olayları usta bir dil kullanarak anlatmıştır.
Türk Edebiyatında modern anlamda hikayenin ilk örneklerini kazandıran Sami Paşazade Sezai, Küçük Şeyler için yazdığı önsözde, neyin anlatıldığının değil, nasıl anlatıldığının önemli olduğunu vurgulayarak hikayenin gücünün ayrıntıda gizli olduğunu ve güzel yazıldığı sürece basit konuların da önem kazanacağını söyler.
Basit hikayelerin içinde insanların kendilerinden bir şeyler bulabileceği hikayeler barındırmaktadır. Bunları bizler yaşamadık, ama zamanında yaşanması çok muhtemel olaylardı. Türkiye kültürel anlamda değişmiş olsa da insanlığı çok fazla değişmemiştir. Düğün hikayesinde kadınların yaptığı dedikodular, Behçet gibi adamlar, büyük adam gibi görünüp aslında bir şeyi olmayan insanlar, bakışlarıyla ima edip sonra ben senden hoşlanmıyorum diyenler... bunları yaşadık yaşamaya da devam ediyoruz değil mi? O halde çok da yabancı olmadığınız bir kitabı elinize almak üzeresiniz.
Sami Paşazade kendisinin yazdığı önsözünde bu kitabın farklı zaman dilimlerinde yazıldığından bahseder. Yaşadığı kötü bir olayın ona bu hikayeleri yazmak için enerjisinin olmadığını, hayata tutunmaya çalıştığını söyler. Bunlardan bir tanesi Sergüzeşt adlı romanının esin perisi olduğuna inanabileceğimiz Kafkaslı cariye Vuslattır. Vuslat 20 yaşında veremden ölmüştür. Yazarın kitabında Vuslat için yazdığı ve mezarında ağıtlar yazdığı bu cariye hayatında önemli bir yere sahipti. Okuduğunuzda anlayacaksınız.
HİKAYELER:
- Bu büyük adam kimdir?
- Hiç
- Kediler
- Düğün
- İki yüz elli kuruşa bir asır
- Bir mezar taşıtı yazıtı (Vuslat için yazılan)
- Arlezyalı (Alphonse Daudet'in bir öyküsünün çevirisi)
- Pandomima
KİTAPTAN ALINTILAR:
"Şairlerin, alimlerin en büyük eserleri, ümitsiz ve hiddetli zamanlarında yazdıklarıdır."
"Victor Hugo'nun bir eseri, Jean Jacques Rousseau'nun Emile'i öyle bir zamanda yazılmamış mıydı? Cehaletten şikayet eden bu adam kim bilir halkın eğitim ve öğretimine dair ne büyük bir felsefi eser yazmakla meşgul olmaya başlamıştır, niçin bu sokağın karanlığından bir bilim güneşi doğmasın?"
"Bu büyük adama okuduğun kağıt neydi?"
"O büyük adam değil, orta boylu. Memleketinden aldığı mektupları her zaman bana okutur. Onun okuması, yazması yoktur."
Yayın Yılı: 1891
Basım Evi: Bir çok yayın evi tarafından basılmaktadır.
*İş Bankası Yayınları tavsiye edilmektedir.
Sayfa Sayısı: 72
Yorumlar
Yorum Gönder