KÜÇÜK KARA BALIK - SAMED BEHRENGİ
SAMED BEHRENGİ
KÜÇÜK KARA BALIK
Kitapçıları
dolaşırken bir anda karşında küçük siyah bir balık resmi olan ve üzerinde de bu
ismi taşıyan bir kitap görmen çok normaldir. Neden mi? Kitap ünlü arkadaşım.
Bir Küçük prens değil ama en az onun kadar ünlü olması gereken bir eserdir.
Küçük Prens bize bir şeyler anlatır ama biz onu kültürel farklardan dolayı çok
net bir şekilde anlayamayız. Ancak Küçük Kara Balık öyle değildir. O bizdendir.
Haritamızın sağ cephesinde 1967 yılında yazılmıştır. Hem İran hem de Türkiye de
en olayları günlerini yaşarken.
Sorarım
size bir masal kitabı neden sansür ya da yasak yer. Çocuklar için yazılmış
olan bir masal ne kadar tehlikeli olabilir. Samed Behrengi yaşadığı dönemde
İran Şah'ını eleştirmek için çocuk kitapları ve masalları yazmıştır. Bu
tutumundan dolayı göz hapsine alınmıştır. Ve çok gençken 28 yaşındayken Aras
nehrinde boğularak ölmüştür. Gerçekten boğulmuş mu yoksa boğmuşlar mı? Hükümet
düşmanıysan normal yollardan ölsen bile kuşku kalır.
Bir
hikaye vardır. Bir gün bir kartal annesi yumurtasını tavuk çiftliğine düşürür.
Çiftliğe düşen kartal yumurtasını tavuklardan birisi evlat edinir ve üzerine
oturur. Zaman geçer yumurta çatlar. Annesi olarak o tavuğu bilir. Biraz büyümeye başlar eğitimini anne tavuk vermektedir. Günler geçer kartal büyür. Diğerinden
farklıdır ama kendini onlardanmış gibi hisseder. Gökyüzünde özgürce uçan kartallara
bakar. Kendisi de onlar gibi uçmak istemektedir. Ancak anne tavuk oğluna
"Hayır sen onlar gibi değilsin sen bizim gibisin ve tavuklar uçamaz"
der. Kartal'ın hiçbir umudu kalmaz ve kendini tavuk zannederek hayatını
tüketir.
Yoksa
bu hikaye tanıdık mı geldi. Evet değil mi! Maalesef toplum bize bunu söyler.
"Ben neysem sen de osun. Daha fazlası değil, sen de
benim gibi pişmanlıklarınla yıllarca monoton bir şekilde yaşayacaksın"
PEKİ YA KARŞI ÇIKARSAN!
Samed
Behrengi bu güzel eserinde bize ufku açık, hepimizin olması gereken KARA BALIĞI
gösterir ama kimin cesareti vardır küçük kara balık olmaya. Toplumdan
dışlanmayı katlanabilir misin, yaşlandığında pişmanlıkların olacağını bile bile
monotonluğa ne kadar dayanabilirsin?
O halde küçük kara balığın hikayesine Hoş Geldiniz.
Bakalım
Kara balığımız neler yaşamış.
Hikaye yaşlı bir ninenin torunlarını yanına çağırarak bir
masal anlatması ile başlamaktadır. Masalda annesi ile bir derede yaşayan,
günlerini etrafta amaçsızca dolaşarak, yemek yiyerek ve uyuyarak geçirirler.
Küçük kara balık bunun doğru olmadığını düşünmektedir. Ay ile konuşmak istediği
zaman annesinin müdahalesine uğruyor, farklı bir şey yapılmasına müsaade
edilmiyordur. Günlerce etrafından kopuk yaşamış ve bir gün artık annesine
"Derenin sonunu görmek istiyorum. Aylardır bu derenin sonu nerededir diye
düşünüp duruyorum. Ama işin içinden bir türlü çıkamadım.Bütün gece gözüme uyku
girmedi. Sonunda karar verdim; gidip derenin sonunu kendim bulacağım.Başka
yerlerde ne olup bittiğini bilmek istiyorum." demiş. Annesi "Senin
yaşlarındayken ben de böyle şeylere kafa yorardım. Ama yavrucuğum, derenin başı
sonu yok ki... İşte her şey burada gördüğünden ibaret. Dere akar durur ve
hiçbir yere de gitmez." Bu konuşmalarda sesler iyice yükselir ve
büyüklerin dar görüşlü tavırları karşısında küçük kara balık haksızlığa uğrar
ve dereden gitmek zorunda kalır. Zaten istediği de buydu. Macera yeni
başlamıştır. Bu macera kendini büyük zorluklar ile karşı karşıya bulur. Onu
yemek isteyen Pelikan, Yengeç olsun öldürmek için hamle yapanlar olsun, gittiği
yerde merakından dolayı hor görülmesi olsun . Küçük balık bunları umursamadan
hedefine doğru yol alır.
Kitap 70'lerde Türkiye'de basılması yasaklanmış bir eserdir.
Kitabın içindeki düşünceler bir masal tadında doyumsuzca haykıran anekdotlar
ile örülmüştür. Dil,anlatım her şey harika verilmiştir. Çocukların gözlerine
hitap eden renkli resimlerde başarılıdır.
Uzun lafın kısası
tartışma diğer balıkları da oraya toplamış.Küçük kara balığın sözleri
diğerlerini de kızdırmış.
Yaşlı Balık: Sana
acıyacağımızı mı zannediyorsun?
Diğeri: Kulağını
çekmek lazım
Kara Balığın Annesi:
Çekilin kenara, dokunmayın yavruma
Birisi: Hanım, hanım,
çocuğuna gerektiği gibi terbiye vermezsen sonuçlarına da katlanırsın!
Başka birisi: Sizinle
komşu olmaktan utanıyorum.
Bir Başkası: İşler
çığırından çıkmadan yollayalım bunu, yaşlı salyangozun yanına.
Kara Balığın Annesi:
Vay başıma, yavrum elden gidiyor! Ben
şimdi ne yapayım? Başımı hangi taşa vurayım.
KÜÇÜK KARA BALIK:
Benim için ağlama anne. Sen asıl şu ZAVALLI ihtiyar balıkların haline ağla!
Yayınevi: PARODİ YAY.
SAYFA SAYISI:57
Yorumlar
Yorum Gönder