HİTLER OYUNCAĞIMI ÇALDI - JUDİTH KERR


HİTLER OYUNCAĞIMI ÇALDI
(WHEN HİTLER STOLE PİNK RABBİT)
JUDİTH KERR

          Hitler Oyuncağımı Çaldı, anne babamın, ağabeyimin ve benim uzun zaman önce başımızdan geçen olayları konu almaktadır.

         Dokuz yaşına kadar Almanya'da büyüyüp sonra da hayatımın geri kalanını İngiltere'de yaşamam size garip gelebilir. Annemle babam Almandı. Almanca konuşur, ağabeyimle herkesin gittiği Alman okullarına giderdik. Aynı zamanda Yahudi'ydik ama annem ve babam dindar değillerdi, bu yüzden ağabeyimle bunun üzerine pek de fazla düşünmezdik. Arkadaşlarımız, güzel bir evimiz, bir köpeğimiz, deniz kıyısında geçirdiğimiz tatiller ve katıldığımız ziyaretler vardı. Bunların bir gün değişeceği hiçbirimizin aklına gelmezdi. Almanya'dan kaçışımız benim için bir sürprizdi.

         Daha sonra, benim de yalnızca İngilizce konuşan çocuklarım oldu. Bu zamanları onlara anlatmaya çalıştığımda onlardan " Korkunç olmalı" cevabını aldım. Ama hayır, öyle değildi. Bu kitabı kaleme almamın bir nedeni de kendini birdenbire fakir hissetmenin, yabancı ülkelerde yaşamanın, yabancı okullara gitmenin ve yabancı diller öğrenmenin gerçekten nasıl hissettirdiğini onlara anlatmaya çalışmaktı. Yeni hayatımız Almanya'da alışık olduğumuz hayattan daha zordu.


         Babam bir yazardı. Berlin'de büyük gazetelerin birinde yazıyordu. O günlerde Almanya'da kimse Hitler'in  boş ve abuk sabuk laflarıyla bir şey elde edebileceğini düşünmüyordu. Ama babam düşünüyordu ve insanları ona karşı uyarmaya başlamıştı.

         Hitler genel olarak tüm Yahudilerden nefret ediyordu ama yazıları yüzünden babamdan özellikle nefret ediyordu. Hatta o kadar ki, Nazileri iktidara getiren o seçimden uzun zaman önce gazetelerin birinde isim listesi yayımlanmıştı. Hitler hükümeti devralır devralmaz bunların vurulacak insanların isimleri olduğunu söylemişti ve babamın ismi, listenin en başında yer alıyordu. 


Sevimli Sarah Teyze 

          Şimdi, Almanya'dan kaçışım ve devamındaki her şey çok uzak görünüyor. Yetmiş yılı aşkın bir süredir İngiltere'de yaşıyorum. Mutlu bir evliliğe ve neşe kaynağı çocuklara sahibim. Mükemmel derecede mutlu bir hayat yaşadım, ama aksi de olabilirdi. Almanya'dan gitmeyi bir gün sonraya erteleseydik ya da ben sınırda bizi tam ele verecekken annem beni susturmasaydı ve babam bu kadar ileri görüşlü olmasaydı her şey için çok geç olacaktı. Ben de Nazi toplama kamplarında ölen bir buçuk  milyon Yahudi çocuktan biri olacaktım.

         Ne kadar şanslı olduğumu asla unutamam.



 NOT: Kitabın sonunda yer alan Judith Kerr tarafından söylenmiş sözlerdi bunlar.

              Kitap bir kaçış hikayesini bize sakin bir şekilde anlatılıyor. Ailenin iniş çıkışları, etrafındaki değişimler aktarılmaktadır. 1933-35 dönemleri kapsamaktadır. Hitlerin iktidara geçmeden 1 hafta öncesinden 2 yıl sonra ailenin İngiltere taşınmasına kadar süre anlatılmaktadır. Kitabın genel havası oldukça olumludur. Üslup olarak oldukça başarılı, akıcı bir şekilde anlatılmıştır. Genel olarak kitabı çok beğenmedim. Olayların sakinliğinden kaynaklı olabilir. Ancak olayın geçtiği dönemi baz alırsak çok doğal bir durum. Savaş ya da siyasi bir durum anlatılmamaktadır. Ailenin içindeki kargaşa dile getirilir. Hatta daha çok Anna'nın okul anıları, çevresi ile iletişimi anlatılmaktadır. Belli bir yaş düzeyinde okunduğunda etkileyici olabilir diye düşünüyorum.


Kitaptan Alıntılar;

Anna: "Sence bir gün gerçekten bir yere ait olacak mıyız?"
Babası: " Sanırım hayır. Hayatı boyunca tek bir yerde yaşayan insanların ait olduğu şekilde olacağız. Ama bir sürü yere bir parça ait olacağız ve bence bu daha iyi olabilir."

Kuzen Otto: "Birinin çocukluğunu o ülkeden o ülkeye taşıyarak geçirmesi zor olmalı."


Yayınevi: Tudem Yayınları
Sayfa Sayısı: 234


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RAHEL TANRIYLA HESAPLAŞIYOR - STEFAN ZWEİG

ŞAİR EVLENMESİ - ŞİNASİ

KÜÇÜK ŞEYLER - SAMİ PAŞAZADE SEZAİ