ACIMAK - REŞAT NURİ GÜNTEKİN
REŞAT NURİ GÜNTEKİN-
ACIMAK
Uzun zaman sonra yeniden Türk edebiyatına dönmüş olmak harika bir duygu. Özellikle daha fazla okumamı cezbetmiş bir eserle olması daha da hoş bir duygu. Acımak, Reşat Nuri'nin çok duyulan bir eseri değildir. Daha doğrusu Yaprak Dökümü, Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe gibi değildir. Nedeni günümüz popüler kültür içinde dizisi,filmi yapılan eserlerin daha ön plana çıkmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu şekilde benim de keşfettiğim eserler olmuştur ancak Acımak kesinlikle böyle bir eser değildir. Yıllarca kitaplığımda beklemiş, öyle bir anda elime geçmiştir ki okumak için anlar yarattırmıştır. Acımak, konusu bakımdan oldukça etkilidir.
KONUSU:
Öğretmen kızımız Zehra, oldukça berbat bir çocukluk geçirmiştir. Ailesinde değer verdiği herkes ölmüş,sadece nefret ettiği babası vardır ancak onu da uzun bir süre görmemiş ve red etmiştir. Herkes onu kimsesiz olarak bilmektedir. Görev için gittiği bölgede oldukça iyi bir kalite sunmaktadır ancak bu muhteşem, kusursuz öğretmende bir kusur vardır. "Acıma duygusu" yoktur. Bakanlardan biri Zehra öğretmene babasıyla ilgili bir haber getirir. Adam ölmek üzeredir ve Zehra ismini sayıklamaktadır. Zehra ilk başta gitmek istemez,red eder ama sonra gider. Gittiğinde artık çok geçtir, babası ölmüştür. Babasının tek maddiyatı olan sandık kızına verilir, sandığın içinde babasına ait bir defter vardır. Bu defter "Hatıra Defteri"dir. Zehra, babası ile ilgili gerçekleri öğrenmeye başladıkça acıma duygusu da gelişir.
Kitaptaki bahsi geçen defteri okudukça insanların iç yüzlerini öğreniyor, sonrasında "Acaba?" sorusu kafanızda kalıyor. İnsanları bize o andaki tepkileri ile yargılarız. Daha sonraki davranışlarımıza da el ayak olur bu yargılarımız. Kitapta aynen bunu söylüyor. İlk başta kızdığımız, herkesin yargıladığı kötü adam Mürşit Efendi, sonrasında gözyaşları ile uğurladığımız iyi bir adama dönüşür. Neden mi? Okuduğunuz zaman göreceksiniz. İşler hiçte bizim gördüğümüz gibi değilmiş.
KİTAPTAN ALINTILAR:
Hangi daireye gitsem, hangi müdüre yaldızlı diplomamı göstersem gözü kamaşacak, "buyursunlar efendim" diye derhal baş köşede bana bir yer gösterecek diye düşünmüştüm.
Evdeki pazar çarşıya uymadı.
2 ay kapı köşelerinde iş dilenciliği ile geçirdim. Sonuçta şunu anladım; memuriyet almak için sadece diploma yetmiyormuş. Tavsiye mektuplarına,selamlar da istiyormuş. (1928 Türkiye)
*Tanıdık geldiğimi mi? (2017 Türkiye)
İstanbul öyle bir hale gelmiş ki, sokakta kaldırımların üzerinde yatıp ölsen; "Acep insan açlığında nasıl ölürmüş, hele bir seyredelim!" diye etrafına bir yığın insan toplanır.
KİTABIN DİL YAPISI:
Kitap eski Türkçe ile yazıldığında anlaşılmayan kelimeler içermektedir. Bu yüzden yayınevi kitabın arkasına ufak bir sözlük eklemiştir. Kitabın dili, okuyucuyu rahatsız etmeyecek kadar zor değildir.
Yayınevi: İnkılap Yayınevi
Sayfa Sayısı: 152
İlk Yayın Tarihi: 1928
Yorumlar
Yorum Gönder