TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT - ŞEMSETTİN SAMİ



AŞIK TALAT VE FİTNAT

Bir aşk düşünün kavuşması zor olan, ulaşılamayan düşündünüz değil mi? Çok zor olmamıştır eminim. Bu tarz hikayeler Dünya Edebiyatında oldukça sık karşılaştığımız bir olay kurgusudur. Aşıklar vardır onlara engel olan durumlarda.Gerçi eğer öyle olmasaydı mutlu mesut giden bir kurgusu olsaydı o zaman da sıkıcı olurdu.
Mecnun Leyla'ya Ferhat'ın Şirin'e Talat'ın Fitnat'a kavuştuğu hikayeler sizde ne kadar etki gösterirdi ki!

KONUSU:

Kitap aslında 3 farklı çiftliğin aşklarına konu olmaktadır. Talat'ın anne ve babası, Fitnat'ın aile geçmişi ve esas kişilerinin Talat ve Fitnat'ın aşk macerası.
Talat Fitnat'ı görür aşık olur, Fitnat Talat'ı görür aşık olur. Talat Fitnat ile dışarıda konuşmak ister ancak bu iş biraz zordur. Fitnat'ın üvey babası kızını erkekler rahatsız etmesin diye 6 yıldır dışarı çıkmasına izin vermemektedir. Talat aşkından yandığı kıza ulaşmak için kız kılığına girer ve Fitnat'a yaklaşır. Bu yakınlaşma hüzünlü bir haber ile dağılır ve gençlerin ağlama dönemleri gelir. Fitnat'ı zengin bir adam ile evlendirmek isterler. Sonrası siz okuyunca göreceksiniz.

İş Bankası Yayınları günümüz Türkçesi ile sadeleştirdiği kitap oldukça akıcı bir dile sahiptir. Merak içinde olay kurgusu takip edilirken finalde büyük bir sürpriz ile karşılaşılır. Yazar bize kendi dilinden olayı anlatır, arada bizimle "Söylemeye gerek var mı?" "Anladın sen." der gibi söylemler ile samimi bir dil yakalamıştır.

Bu eser döneminin toplumsal bakış açısını da açıklamaktadır. Özellikle kadınlar üzerinde kurulmuş olan baskıyı, dönemin evlilik mantığını, kadınlara düşmeye söz hakları...

KİTAPTAN ALINTI:

"Ah bir çare kadınlar, neler çekermiş! Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine  mani oluyoruz. Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastlarsa yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve daha önce görmediği bir kadına rastladığı anda gülerek yüzüne bakmaya, söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz."

"Kadınları insan sırasına koymuyoruz. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mani oluyoruz. Ve bir taraftan da kendimizi onlara güldürüyoruz. Çünkü bazı kurnaz kadınlar var "Bu ne budala şeymiş, dur bununla biraz eğlenelim" diyerek bizi maymun gibi oynatırlar. Seyir yerlerinde evlerinin kapısına dek arabanın arkasından toz duman içinde götürürler. Ahlak ve adetlerimizi bilmeyen biri, bir kimseyi bu halde görse elbette "delirmiş"diyecek."

Yayın Yılı:1873
Basım Evi:Bir çok yayın evi tarafından basılmıştır.
*İş Bankası Yayınları önerilir
Sayfa Sayısı: 106

*Türk Edebiyatının ilk romanı olarak bilinir ancak doğru değildir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RAHEL TANRIYLA HESAPLAŞIYOR - STEFAN ZWEİG

ŞAİR EVLENMESİ - ŞİNASİ

KÜÇÜK ŞEYLER - SAMİ PAŞAZADE SEZAİ